Film Adı: Ertuğrul 1890
Film Türü: Dram, Tarihi, Savaş
Vizyon Tarihi: 25 Aralık 2015 Cuma
Film Süresi: 132 dk
Yönetmen: Mitsutoshi Tanaka
Senaryo: Eriko Komatsu.
Yapımcılar: Böcek Yapım , TOEI.
Görüntü Yönetmeni : Tetsuo Nagata.
Müzik: Michiru Oshima .
Oyuncular: Seiyou Uchino, Kenan Ece, Shiori Kutsuna, Yui Natsukawa, Uğur Polat, Yukiyoshi Ozawa, Mehmet Özgür, Deniz Oral, Tamer Levent, Melis Babadağ.
Dağıtım: Mars Dağıtım.
Görüntü Yönetmeni : Tetsuo Nagata.
Müzik: Michiru Oshima .
Oyuncular: Seiyou Uchino, Kenan Ece, Shiori Kutsuna, Yui Natsukawa, Uğur Polat, Yukiyoshi Ozawa, Mehmet Özgür, Deniz Oral, Tamer Levent, Melis Babadağ.
Dağıtım: Mars Dağıtım.
1887
yılında bir Japon heyetinin İstanbul’a gelmesinin ardından,
iade-i ziyaret olarak Osmanlı fırkateyni Ertuğrul’un Japonya’ya
gönderilmesi kararlaştırıldı. Sultan II. Abdülhamit’in doğuya
açılma siyasetine hizmet edecek böyle bir gemi ziyareti, geminin
uğradığı limanlardaki insanlara da Osmanlı’nın hâlâ bir
cihan devleti olduğunu ispatlamış olacaktı.
Gemi,
14 Temmuz 1889 tarihinde 54 subay, 622 Harp Okulu öğrencisi, erbaş
ve erler olmak üzere toplam 681 kişiyle yola çıktı. Gemide,
Japon İmparatoru Meiji’ye sunulmak üzere bir Osmanlı imtiyaz
nişanı ve pek çok kıymetli hediye bulunuyordu. Ertuğrul, rotası
üzerinde bulunan birçok limana uğradıktan sonra Yokohama
Limanı’na ulaşıldığında takvimler 7 Haziran 1890’ı
gösteriyordu.
Ertuğrul,
üç ay boyunca Japonya’da kaldı. Personel, her limanda olduğu
gibi burada da büyük ilgi gördü ve resmî görevler yerine
getirildi. Ancak kolera salgını, geminin yakasını bırakmıyordu.
Bu sefer ciddi karantinalar gerektirecek boyutlara ulaşmıştı.
Nihayet bu hastalık yüzünden yola çıkmakta gecikildi ve dönüş
için 15 Eylül tarihi belirlendi. Bu tarih, Japon sularında
fırtınalar mevsiminin ortasıydı. Nitekim gemi yola çıktıktan
bir gün sonra şiddetli bir fırtına baş gösterdi. Dalgalar,
gemiyi bordadan dövmeye başladılar. Bir ara, grandi direği çöktü.
Derken, kömürlükler su aldı. İki gün boyunca dalgalar üstündeki
mücadele devam etti. Artık ne geri dönebiliyorlar, ne ileri
hareket edebiliyorlardı. Gemi sürükleniyordu. 18 Eylül Perşembe
günü, gemi Kashinozaki’ye doğru yöneldi. Gemide bulunanlar için
bir umut belirmişti. Git gide sahile yaklaşıyorlardı. Ancak
sürüklendikleri bölge, kayalıkların tam ortasında bulunuyordu
ve gemidekilerin bundan haberleri yoktu. Nihayet bütün gün sularla
boğuşan Ertuğrul fırkateyni, saat 21’de bütün şiddetiyle
kayalıklara bindirdi. Personelin çoğu, bu çarpma esnasında şehit
oldu. Sahile yaralı olarak ulaşabilenlerin sayısı, ancak 69
kişiydi. Sonradan 150 kadar ceset toplandı ve fener yakınına
gömüldüler. Bugün bu fenerin yanında, Türk-Japon dostluğunu
simgeleyen bir anıt mevcuttur.
Tarihçe
1887
yılında bir Japon heyetinin İstanbul’a gelmesinin ardından,
iade-i ziyaret olarak Osmanlı fırkateyni Ertuğrul’un Japonya’ya
gönderilmesi kararlaştırıldı. Sultan II. Abdülhamit’in doğuya
açılma siyasetine hizmet edecek böyle bir gemi ziyareti, geminin
uğradığı limanlardaki insanlara da Osmanlı’nın hâlâ bir
cihan devleti olduğunu ispatlamış olacaktı.
Gemi,
14 Temmuz 1889 tarihinde çoğunluğu Harp Okulu öğrencisi, subay,
erbaş ve erler olmak üzere 600’ü aşkın mürettabatı ile yola
çıktı. Gemide, Japon İmparatoru Meiji’ye sunulmak üzere bir
Osmanlı imtiyaz nişanı ve pek çok kıymetli hediye bulunuyordu.
Ertuğrul, rotası üzerinde bulunan birçok limana uğradıktan
sonra Yokohama Limanı’na ulaşıldığında takvimler 7 Haziran
1890’ı gösteriyordu.
Ertuğrul,
üç ay boyunca Japonya’da kaldı. Personel, her limanda olduğu
gibi burada da büyük ilgi gördü ve resmî görevler yerine
getirildi. Ancak kolera salgını, geminin yakasını bırakmıyordu
ve bu defa ciddi karantinalar gerektirecek boyutlara ulaşmıştı.
Nihayet Eylül ayı ortasında dönüş için yola çıkılmasına
karar verildi. Bu tarih, Japon sularında fırtınalar mevsiminin
ortasıydı. Nitekim gemi yola çıktıktan bir gün sonra şiddetli
bir fırtına baş gösterdi. Dalgalar, gemiyi bordadan dövmeye
başladılar. Bir ara, grandi direği çöktü. Derken, kömürlükler
su aldı. İki gün boyunca dalgalar üstündeki mücadele devam
etti. Artık ne geri dönebiliyorlar, ne ileri hareket
edebiliyorlardı. Sürüklenen gemi, Kashinozaki’ye doğru yöneldi.
Gemide bulunanlar için bir umut belirmişti. Gitgide sahile
yaklaşıyorlardı. Ancak sürüklendikleri bölge, kayalıkların
tam ortasında bulunuyordu ve gemidekilerin bundan haberleri yoktu.
Nihayet bütün gün sularla boğuşan Ertuğrul fırkateyni, saat
21’de bütün şiddetiyle kayalıklara bindirdi. Personelin çoğu,
bu çarpma esnasında şehit oldu. Kazadan kurtulanların sayısı,
ancak 69 kişiydi. Sonradan 150 kadar şehidimizin cansız bedenine
ulaşıldı ve fener yakınına gömüldüler. Bugün bu fenerin
yanında, Türk-Japon dostluğunu simgeleyen bir anıt mevcuttur.
Yıllardan
1985’tir. İran-Irak savaşı sürmektedir. Bir gün Saddam
Hüseyin’in emriyle, 24 saat sonra Tahran hava sahasının sivil
uçaklar için dahi güvenli olmayacağı ilan edilir. Yani Irak,
Tahran havaalanını vuracaktır. İran’da vatandaşları bulunan
tüm Avrupa ülkeleri, derhal uçak göndererek vatandaşlarını 24
saat içinde Tahran’dan tahliye eder. İran’da çalışan
Japonlar’ın yanında bir de otuz kişilik yaşlı turist grubu
vardır. Japonya, bu süre içinde vatandaşlarını aldırmak için
uçak gönderemeyecektir. Japonya’nın İran Büyükelçisi, olan
biteni ümitsizlikle yakın arkadaşı olan Türk Büyükelçisi’ne
aktarır, o da durumu Ankara'ya bildirir ve haber anında, dönemin
başbakanı Turgut Özal’a ulaşır. Aynı anda, Itochu şirketinin
eski Türkiye yetkilisi ve Özal’ın şahsi yakın arkadaşı Bay
Morinaga da Özal’ı telefonla arayarak yardım ister. Düşünecek
vakit yoktur, Özal hemen THY'ye talimat verir ve bir uçak, derhal
hazırlıklarını yapıp sabaha karşı havalanarak Tahran’a iner.
Burada 215 Japon vatandaşı vardır. Saddam Hüseyin’in tanıdığı
sürenin dolmasına dakikalar kala Türk uçağı İran hava sahasına
girer. Kaptan pilot Orhan Suyolcu, ikinci pilot Ali Özdemir ve uçuş
ekibi, “Yüzyılın Kurtarma Operasyonu”nu gerçekleştirirler.
Bu
hadise, Türkiye’de pek çok kişi tarafından Ertuğrul’un
şükran borcu olarak değerlendirilir.
Filmin
Yapım Hikâyesi
Tarihin
sayfaları içerisinde yer alan bu iki olayın bir sinema filmi ile
yeni nesillere aktarılması ve böylece birbirinden binlerce
kilometre uzakta bulunan iki ülkenin kadim dostluğunun
hatırlatılması projenin çıkış noktası oldu.
2013
yılında Japonya Başbakanı Shinzō Abe’nin Türkiye ziyareti
sırasında ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın
2014 yılı Ocak ayında Başbakanlığı dönemindeki Japonya
ziyareti sırasında konu gündeme geldi ve devlet büyüklerinin
destek vereceği açıklamaları sonrasında, proje ciddi bir ivme
kazandı.
2014
yılı Ağustos ayında çekim hazırlıklarına başlandı. 2014
yılı Aralık ayında Japonya çekimleri başladı. Japonya’da,
1890 yılında gerçekleşen bu vahim olayın sonrasındaki, Türk
askerlerinin kurtarılma ve tedavi sahneleri canlandırıldı. Bu
sahneler için filmin Türk başrol oyuncusu Kenan Ece ile beraber 15
oyuncu, çekimlere katılmak üzere Japonya’ya gitti. Eş zamanlı
olarak Türkiye’de de çekim hazırlıkları başladı. Türkiye
çekimleri için uygulayıcı yapım şirketi olarak Böcek Yapım
belirlendi. Japonya çekimleri Ocak ayı sonunda tamamlandı. 2015
yılının Şubat ve Mart ayları dekor kostüm hazırlıkları ile
geçti ve 7 Nisan günü Türkiye çekimleri için “Motor” dendi.
Nisan ayında tamamlanan İstanbul çekimleri sonrasında Antalya
Tekfen Stüdyoları’nda inşa edilen Ertuğrul Fırkateyni ile
çekimlere devam etmek üzere Antalya’ya geçildi. Buradaki
çekimler, Haziran ayının ilk haftasında tamamlandı. Sonrasında
TOEI şirketinin Tokyo’da bulunan platolarında, Ertuğrul
Fırkateyni’nin 10/1 ölçekli üretilen 7 metrelik bir minyatürü
ile dalgalar ve açık denizde seyir sahneleri çekilerek yapım
süreci tamamlandı.
Yapım
Notları
“Ertuğrul 1890”, dünya sinema tarihinin ilk Türk ve Japon ortak film projesidir.
Daha da önemlisi, dünyada, ülkeler arasındaki düşmanlığın arttığı bir dönemde; dostluk ve yardımlaşmanın sınır ve mesafe tanımayan değerini gözler önüne seren gerçek bir hikâyedir.
Aynı zamanda Türkiye’de yapılmış, deniz üzeri sahneler ve batma sahnelerinin çekildiği ilk ve tek projedir. Bu amaçla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı arşivinden temin edilen Taşkızak Tersanesi orijinal çizimlerine sadık kalınarak; Ertuğrul Fırkateyni, Antalya Tekfen Platoları’nda birebir inşa edildi.
Batma sahneleri için özel olarak her biri 6 ton su taşıma kapasiteli dev dalga tankları üretildi.
Çekimler 2,5 ay Japonya ve 2 ay Türkiye’de olmak üzere toplam 4,5 ayda tamamlandı. Post prodüksiyon ve efektlerin tamamlanması için Japonya ve Türkiye’de 5 aylık bir çalışma yapıldı.
Projenin planlama ve önhazırlık çalışmaları yaklaşık 2 yıl kadar devam etti.
40 kişilik bir sanat ve kostüm ekibi dönem aksesuar ve kostümlerini üretebilmek için 4 ay boyunca geceli gündüzlü çalıştı.
Türkiye çekimlerinde yaklaşık 160 kişilik bir teknik ekip 2 ay boyunca çalıştı.
Başrol ve yardımcı oyuncuların dışında yaklaşık 4.500 figüran projede rol aldı.
Filmin müzikleri, Paris’te yaşayan Japon müzisyen Michiru Oshima tarafından bestelendi. Moskova Senfoni Orkestrası ile 4 günlük bir çalışma sonunda canlı kayıtlar tamamlandı.
Türk Ney sanatçısı Aziz Şenol Filiz de enstrümanıyla canlı kayıtlara katıldı.
0 yorum:
Yorum Gönder